Kur’ân-ı kerîmin yetmiş beşinci sûresi.
Kıyâme sûresi, Mekke’de nâzil oldu (indi). Kırk âyet-i kerîmedir. Kıyâmet hâllerinden bahsedildiği için Sûret-ül-Kıyâme denilmiştir. Sûrede öldükten sonra dirilme ve kıyâmetin mutlaka kopacağı, insanın kıyâmet günündeki aczi, telâşı, o gün başıboş bırakılmayacağı, onu basit bir meniden yaratan Allahü teâlânın tekrar diriltmeye de kâdir olduğu bildirilmektedir.
(Râzî, Taberî)
Allahü teâlâ, Kıyâme sûresinde meâlen buyuruyor ki: Gerçek şu ki; siz, çarçabuk geçen (dünyâ hayâtını ve nîmetlerin)i seviyor, âhireti bırakıyorsunuz. (Âyet: 20, 21)
Kim Kıyâme sûresini okursa, ben ve Cebrâil (aleyhisselâm), kıyâmet günü kıyâmete inandığına dâir ona şâhidlik yaparız. (Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri)