1. Allahü teâlânın bol nîmet vermesi.
Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyruldu ki: Böylece İbrâhim’i ve (kardeşi oğlu) Lût’u (Irak’daki Nemrûd’dan) kurtarıp, içinde âlemlere (ağaçlar, tatlı meyveler, ırmaklar vb. şeylerle veya pek çok peygamber çıkarmak sûretiyle) bereketler verdiğimiz arza (Şam diyârına) çıkardık. (Enbiyâ sûresi: 71)
Bir kadın, Resûlullah’a hediye olarak bal göndermişti. Resûlullah efendimiz balı kabûl edip boş kabı geri gönderdi. Kab bal ile dolu olarak geri geldi. Kadın gelerek; “Yâ
Resûlallah! Hediyemi niçin kabûl etmediniz. Acaba günahım nedir?” deyince, Resûlullah efendimiz; “Senin hediyeni kabûl ettik. Gördüğün bal, Allahü teâlânın hediyene verdiği berekettir” buyurdu. (Hadîs-i şerîf-Mir’ât-ı Kâinât)
Senenin bereketi, bahârından belli olur. (İmâm-ı Rabbânî)
2. Hayır, fayda. Şeytan her işinizde sizinle berâber bulunur. Hattâ yemekte bile. Birinizin lokması düşerse, onu alıp tozunu temizleyip yesin. O lokmayı şeytanlara bırakmasın. Çünkü bereketin hangi lokmada olduğu bilinmez. (Hadîs-i şerîf-Müslim)
Ticârete hiyânet karışınca bereket gider. (Hadîs-i şerîf-Tergîb vet-Terhîb)
Bir kimse Allahü teâlâ emr ettiği için çalışır, rızkını helâl yoldan ararsa, ezelde belli olan rızkına kavuşur. Bu rızık ona bereketli olur. (Seâdet-i Ebediyye)
Az bir mal, bereketli olunca, çok kimsenin rahat etmesine, çok iyi işlerin yapılmasına vesîle olur. Bereketli olmayan çok mal vardır ki, sâhibinin dünyâda ve âhirette felâketine sebeb olur. O halde malın çok olması değil, bereketli olmasını istemelidir. (İmâm-ı Gazâlî)
3. Rahmet.
Kur’ân-ı kerîm okunan eve bereket gelir. Melekler oraya toplanır. Şeytanlar oradan kaçar.
(Ebû Hüreyre)
Kur’ân-ı kerîm okunan eve bereket iner. Bu zaman yapılan duânın kabûl olması umulur.
(Abdülhakîm-i Arvâsî)