1. Açıktan günâh işleyen, haram ve günâha dalmış. Fâsık.
Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Kıyâmet gününde nice yüzler vardır ki (dünyâda iken geceleri ibâdetle geçirmek veya alınan abdestler sebebiyle) parıl parıl parlar, (kavuştukları nîmetlerden dolayı) güler ve sevinir (bunlar mü’minlerdir). Nice yüzleri de o gün, toz-toprak, karanlık ve siyahlık kaplayacaktır. İşte bunlar, kâfirler ve fâcirlerdir. (Abese sûresi: 38-42)
Tüccârın, pazarcıların çoğu fâcirdir. Alış-verişleri helâl olmaz. Çünkü, çok yemin ederek günâha girerler ve yalan söylerler. (Hadîs-i şerîf-Kimyây-ı Seâdet, Zevâcir)
Allahü teâlâ bu dîni fâcir kimselerle de elbette kuvvetlendirir. (Hadîs-i şerîf-Mektûbât-ı
Rabbânî) Âlimlerin dünyâyı sevmesi ve ona düşkün olması, güzel yüzlerine kara leke gibidir. Böyle olan ilim adamlarının insanlara faydası olur ise de kendilerine olmaz. Dîni kuvvetlendirmek, İslâmiyet’i yaymak şerefi bunlara âid ise de, bâzan kâfir ve fâcir de bu işi yapar. (İmâm-ı
Rabbânî)
2. Kâfir.
Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Fâcirlerin amel defterleri, Siccîn denilen yerdedir. (Mutaffifîn sûresi: 7)