Birinin yerine geçen.
1. Resûlullah efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) vekîlî ve yeryüzündeki bütün müslümanların reîsi (başı).
Allahü teâlâdan istedim ki, benden sonraAli halîfe olsun. Melekler dedi ki: “Yâ
Muhammed! Allahü teâlânın dilediği olur. Senden sonra halîfe, Ebû Bekr-i Sıddîk’tır.
(Hadîs-i şerîf-Gunyet-üt-Tâlibîn)
Peygamber efendimiz, hazret-i Muâviye’ye; “Halîfe olduğun zaman, yumuşak ol veya güzel idâre et!” buyurdu. (Hadîs-i şerîf-İzâlet-ül-Hafâ)
Peygamberlerin sonuncusu olan Muhammed Mustafâ’dan sonra müslümanların halîfesi, müslümanların reîsi Ebû Bekr-i Sıddîk’tır. Ondan sonra halîfe, Ömer-ül-Fârûk’tur. Ondan sonra Osmân-ı Zinnûreyn, ondan sonra Ali bin Ebî Tâlib’dir (radıyallahü anhüm). Bu dördünün üstünlük sıraları, halîfelik sıraları gibidir. (Bkz. Hilâfet) (Ömer Nesefî)
2. Bir tasavvuf büyüğünün yetiştirip, hayâtında veya vefâtından sonra insanları terbiye etmek ve talebe yetiştirmekle vazîfelendirdiği talebesi. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin halîfelerinden Muhammed Ma’sûm hazretleri şöyle buyurdu: “Dünyâ hayâtı gâyet kısadır. Ebedî saâdete kavuşmak, dünyâ hayâtına bağlıdır. Saâdetli kimse; bu kısa dünyâ hayâtındaki fırsatı ganîmet bilip, âhirette kurtuluşa sebep olacak işleri yapan ve âhiret azığını hazırlayandır.” (Mektûbât-ı Ma’sûmiyye)