Şîanın kollarından. İmâm-ı Zeynel’âbidîn’in vefâtından sonra oğlu Zeyd’den ayrılarak,
Eshâb-ı kirâm (Peygamber efendimizin arkadaşları) düşmanlığında taşkınlık gösteren, hazret-i Ebû Bekr ve hazret-i Ömer’in halîfeliklerini kabûl etmeyen kimselerin mensûb olduğu bozuk fırka. Terk edenler, ayrılanlar mânâsına râfızî denilmiştir. Ümmetim arasında râfızî denilen kimseler meydana gelecektir. Bunlar İslâm dîninden ayrılacaklardır. (Hadîs-i şerîf-Mir’ât-ı Kâinât)
Râfızîler, Zeyd bin Zeynel’âbidîn Ali, “İmâmdır” dediler. Bunlar Zeyd’e, Ebû Bekr ile Ömer’e düşman ol dediler. O da büyük dedem olan Resûlullah’ın sallallahü aleyhi ve sellem sevdiği iyi kimselere düşmanlık edemem dedi. Bunun üzerine Zeyd’in yanından ayrıldılar.
Râfızîler hazret-i Ali’yi seviyoruz; onu sevmek için, Eshâb-ı kirâmın hepsine veya birkaçına düşman olmak lâzımdır diyorlar. Bu bozuk düşünceleri onları doğru yoldan ayırdı.
(Fîrûzâbâdî, Şehristânî)
RÂFİ’ (Er-Râfi’): Esmâ-i hüsnâdan. Allahü teâlânın güzel isimlerinden. Mü’minlerin ve evliyânın derecelerini yükselten ve huzûrunda başlarını kaldırarak pak cemâline bakmak ile mertebelerini yükselten.
Er-Râfi’ ism-i şerîfini söyleyen, zâlimlerin zulmünden emin olur. Beş yüz kerre söyliyenin maddî mânevî ihtiyâcı giderilir. (Yûsuf Nebhânî)