Yol gösteren, kılavuz; bir kimseye veya bir topluluğa iyi ile kötüyü görmesinde ve doğru yolu bulmasında yardımcı olan, insanı Allahü teâlânın rızâsına kavuşturmaya çalışan, ilim ve ahlâk sunan zât. (Bkz. Mürşîd)
Allahü teâlânın sevgili Peygamberi Muhammed aleyhisselâm; insanların rehberi, her bakımdan en güzeli, en iyisi ve en üstünüdür. (İmâm-ı Rabbânî)
Allahü teâlâyı tanımaya çalışmak, bunun için, İslâm ahlâkını bilen ve cenâb-ı Hakk’a kavuşturma yolunu gösteren bir rehber aramak ve ona uymak, İslâmiyet’in emirlerindendir.
(İmâm-ı Gazâlî) İnsanlara rehberlik eden kimsede şu hasletler bulunmazsa, o rehberlik yapamaz. Kusurları örtücü ve bağışlayıcı olması, şefkatli ve yumuşak olması, doğru sözlü ve iyilik yapıcı olması, iyiliği emredip kötülükten men edici olması, misâfirperver ve geceleri insanlar uyurken ibâdet edici olması, âlim ve cesûr olması. (Abdülkâdir-i Geylânî)
Târihi inceleyecek olursak, insanların, önlerinde Allahü teâlânın gönderdiği bir rehber olmadan kendi başlarına gittiklerinde, hep yanlış yollara saptıklarını görürüz. İnsan, kendisini yaratan büyük kudret sâhibinin var olduğunu, aklı sâyesinde anladı. Fakat, ona giden yolu bulamadı. Peygamberleri işitmiyenler, hâlıkı (yaratanı) evvelâ etraflarında aradı. Kendilerine en büyük fâidesi olan güneşi, yaratıcı sandılar ve ona tapmağa başladılar. Kısacası, insan bir, ezelî ve ebedî olan Allahü teâlâyı kendi başına bir türlü tanıyamadı. Çünkü rehbersiz, karanlıkta doğru yol bulunamaz. Peygamberler en büyük rehberlerdir. İslâm dînini tebliğ eden, en son ve en üstün peygamber, Muhammed aleyhisselâmdır. O’na verilen kitâb,
Kur’ân-ı kerîmdir. O’nun doğru yolu gösterici mübârek sözlerine, hadîs-i şerîf denir. Bir insan, bir rehber olmadan Kur’ân-ı kerîmin ve hadîs-i şerîflerin mânâsını anlayamaz. Bunun için, yetişmiş ve yetiştirebilen Mürşid-i kâmil denilen büyük din âlimlerine ihtiyaç vardır.
Bunların en üstünleri de dört mezheb imâmlarıdır. Bunlar; İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe, İmâm-ı Şâfiî, İmâm-ı Mâlik ve İmâm-ı Ahmed bin Hanbel’dir “rahmetullahi aleyhim ecmaîn”. Bu dört imâm, İslâm dîninin dört temel direkleridir. Kur’ân-ı kerîmin ve hadîs-i şerîflerin mânâlarını doğru olarak öğrenmek için, bunlardan birinin kitâblarını okumak lâzımdır.
Bunların herbirinin kitâblarını açıklayan binlerce âlim gelmiştir. Bu açıklamaları okuyan, İslâm dînini doğru olarak öğrenir. Bu kitâbların hepsindeki îmân bilgileri aynıdır. Bu doğru îmâna “Ehl-i Sünnet” îtikâdı (inancı) denir. (M. Sıddîk Gümüş)