Fâiz; ödünç vermekte, rehnde (ipotekte) ve alış-verişte, alıcıdan veya vericiden (satıcıdan) birinin ötekine karşılık olarak vermesi şart edilen fazla mal. (Bkz. Fâiz)
Allahü teâlâ âyet-i kerîmelerde meâlen buyuruyor ki: Allahü teâlâ bey’i (alış-verişi) helâl ve ribâyı ise haram kılmıştır. (Bekara sûresi: 275)
Allahü teâlâ ribâ karışan malı yok eder ve sadakaları verilen malı artırır (ona bereket verir). (Bekara sûresi: 276)
Aralarında, zinâ ve ribâ yayılan bir memlekette bulunanlara, Allahü teâlânın azâbı helâl oldu. (Hadîs-i şerîf-Zevâcir)
Fâiz (ribâ) almak ve vermek, insanın son nefesinde îmânsız gitmesine sebeb olabilir.
(Kutbüddîn İznikî)
Alış-veriş yaparken ve ödünç verirken, ribâdan çok sakınmalıdır. Ödünç verilen kimseden, bir menfaat beklenmemelidir. Zîrâ, azıcık alınan veya verilen ribânın (fâizin) günâhı, Allahü teâlâ indinde, annesiyle zinâ etmiş gibidir. Fâizin azı da, çoğu da, alması da vermesi de haramdır. Çok sakınmak lâzımdır. (Süleymân bin Cezâ)
Zekâtı ve fıtraları, dînin emrettiği kimselere seve seve vermelidir. Fakirlere ve borç istiyenlere merhamet etmelidir. Malı, parayı, İslâmiyet’in izin vermediği yerlere harcamamalı, isrâf da etmemelidir. Ribâdan, kumarlı ve kumarsız oyunlardan sakınmalıdır. (Muhammed
Ma’sûm)