Allahü teâlânın, peygamberleri vâsıtasıyla gönderdiklerine ve Muhammed aleyhisselâma îmân edip, Allahü teâlânın emirlerini yerine getiren, yasaklarından kaçan kimse.
Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Mallarını, canlarını fedâ ederek din düşmanları ile, Allahü teâlânın rızâsı için cihâd, muhârebe eden müslümanlar, oturup, kapanıp ibâdet edenlerden daha üstündür. Hepsine
Cennet’i söz veriyorum. (Nisâ sûresi: 95)
Müslüman demek, müslümanlara eli ile, dili ile zarar vermeyen kimse demektir.
(Hadîs-i şerîf-Buhârî, Müslim)
Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona zulm etmez, onun yardımına koşar, onu küçük ve kendinden aşağı görmez. Onun kanına, malına, ırzına, nâmusuna zarar vermesi haramdır. (Hadîs-i şerîf-Eşi’at-ül-Lemeât)
Bir kimsenin müslümanlığının güzelliği, mâlâyânîden (faydasız şeylerden) kaçması ve lüzûmlu şeyleri yapması ile anlaşılır. (Hadîs-i şerîf-Mektûbât)
Bir müslüman, Allahü teâlânın emir ve yasaklarına ne kadar dikkat edip tatbik ediyorsa,
Allahü teâlâ da onu, o miktâr azîz eder. Diğer müslümanların kalbine de onun sevgisini verir.
(İbrâhim Havvâs)
Müslüman, iyi insan, aklı başında kimse demektir. Hakîkî müslüman, Allahü teâlânın emirlerine itâat eder. Allahü teâlânın emirlerine uymamak günâh olur. Kul borçlarını öder.
Müslüman, günâh yapmaz ve suç işlemez. Vatanını, milletini ve bayrağını sever. Herkese iyilik eder. Kötülük yapanlara nasîhat verir. Böyle olan müslümanı Allah da sever, kullar da sever. Râhat ve huzûr içinde yaşar. (Abdülhakîm Arvâsî)