Hicrî ikinci asırda Vâsıl bin Atâ tarafından kurulan ve aklı, nakilden yâni dînî delillerden önde tutan bozuk fırka. “Büyük günâh işleyen kimse ne kâfirdir, ne de mü’mindir, iki menzile
(yer) arasında bir menzilededir (yerdedir)” diyen Vâsıl bin Atâ, hocası Hasen-ül-Basrî’nin ders halkasından ayrıldığı için ayrılanlar mânâsına Mûtezile adı verilmiştir. Bu fırkaya
Kaderiyye de denir.
Mûtezile fırkası, aklın güzel veya çirkin demesini esas tutuyor. Allahü teâlânın yarattığı şeylerin güzel veya çirkin olmasının seçimini akla bırakıyor. Güzel olduğu akıl ile anlaşılanları Allahü teâlâ yaratmağa mecbûrdur diyor. Allahü teâlânın insan aklının güzel dediği şeyleri yaratmağa mecbûr olduğunu söylemek kadar çirkin bozuk söz yoktur.
(Abdullah-ı Süveydî)
Cebriyye fırkasının ikinci kısmı olan Cehmiyye ile Mûtezile fırkası mîrâc yoktur, mîrâc rüyâdır dedi. Zamânımızda Mûtezile fırkasını taklîd edenler çoğalmaktadır. (Muhammed
Rebhâmî)
Eski felsefecilerden bir kısmı, mû’tezile fırkasının çoğu ve zındıklar; cin ve şeytanlara inanmadı. “Cin; zekî, dâhi insan demektir. Şeytanlar da kötü kimselerdir demektir” dediler.
(Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)
Mûtezile fırkasında olanlar insan dilediği işi kendi yaratır dediler. Kazâ ve kaderi inkâr ettiler. (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî)