1.Abdesti bozan bir şeyin bir namaz vakti durdurulamayıp, devâm etmesi. İdrârını tutamama, iç sürmesi, yel kaçırmak, burun kanaması, yaradan kan, sarı su akması, ağrı ile göz yaşı akması birer özür olup, özürlü erkeğe mâzûr, kadına ma’zûre denir.
Bir ilâçla veya bağlamakla veya namazı oturarak îmâ ile kılmakla, özrü durdurmak vâcibdir. (İbn-i Âbidîn) Özürsüz sağlam iken kılmadığı namazları hasta ve özürlü iken kazâ etmek câizdir (olur).
(Halebî)
2. Mâzeret. Af talebi, engel.
Müslüman kardeşinin özrünü kabûl etmemek, günâh olur. (Hadîs-i şerîf-Hadîka) Özrü kabûl etmek ve kusurları affetmek Allahü teâlânın sıfatlarındandır. Böyle olmayan kimseye Allahü teâlâ azâb eder. (Hâdimî)
Mü’min affetmesi için özür dilenmesini bekler. Münâfık (iki yüzlü) ayıbların ortaya çıkmasını ister. (Hâdimî)
Canına-malına saldıracak düşman korkusu, hasta, kötürüm olmak, çok ihtiyârlık, şiddetli soğuk ve sıcak; cemâate ve Cumâ namazına gitmemek için özürdür. (Hâdimî)
Keffâret orucu; hastalık, yolculuk gibi bir özür ile veya bayram günlerine rastlamak sebebi ile bozulursa veya Ramazana rastlarsa yeniden altmış gün tutmak lâzım olur. (İbn-i Âbidîn)
Bugün îmânı ve küfrü tanımamak ve ibâdetleri doğru yapamamakta câhillik (bilmemek) özür olmaz. Öğrenmek lâzımdır. (Molla Hüsrev)