1. Zaman birimi, altmış dakikalık zaman, bir günün yirmi dörtte biri.
Gecenin on iki kısmından bir kısmını (bir saat kadar) ihyâ etmek (ibâdetle geçirmek), bütün geceyi ihyâ etmek olur. Yaz ve kış geceleri için hep böyledir. (İmâm-ı Nevevî)
Fıkıh kitablarında saat demek, bir miktâr zaman demektir. (Mahmûd bin Muhammed
Buhârî) İkindi namazından sonra öyle bir saat vardır ki, o vakitte, amellerin en iyisine yapışmak gerektir. O saatte amellerin en iyisi muhâsebedir. Muhâsebe; gece ve gündüzün bütün saatleri içinde, insanın yaptıklarını gözden geçirmesi, ibâdet ve günâhtan payına düşenleri ayıklaması, iyiliklerine şükr, kötülüklerine tövbe, istiğfâr etmesidir. (Ali bin Hüseyin)
2. Kıyâmet.
Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Bilakis sâat onlara asıl vâd edilendir ve o sâat cidden çok zor ve acıdır. (Kamer sûresi: 46)
Sana sâatten onun ne zaman gelip çatacağından soruyorlar. De ki: Onun ilmi ancak
Rabbimin katındadır. Onun vaktini O’ndan başkası açıklayamaz. O göklere de yere de ağır gelmiştir. O size ansızın gelecektir. (A’râf sûresi: 187)