Zât-ı ilâhînin veya isimlerinin kendilerinin değil, sûretlerinin, görüntülerinin tecellîsi.
Başkalarının yolun sonunda kavuştukları ve Hakk-ul yakîn dedikleri, bize yolun başında
Tecellî-i sûrî olarak hâsıl olmaktadır. (İmâm-ı Rabbânî)
Tecellî-i sûrî, sâliki yâni tasavvuf yolcusunu fânî yapmaz. Birçok bağlılıklarını yok eder ise de fenâya kadar götürmez. (İmâm-ı Rabbânî)