Üçleme; Hıristiyanların tanrı üçtür veya tanrı üç unsurdan (Baba-Oğul-Rûh-ul-kudüsten) meydana gelmiştir şeklinde kabûl ettikleri bozuk inanış. Trinite. Îsevîliğin zuhûrunda (ortaya çıkışında) teslîs inancı yoktu. Teslîs fikrini ilk defâ, felsefeci
Eflâtun düşündü. Pavlos ismindeki yahûdî hıristiyanlığa karıştırdı.
Bir rivâyete göre milâddan 200 sene sonra, Sibelius adlı bir papaz teklif etmiştir. O zamâna kadar yalnız tek Allah’a ve peygamber olarak Îsâ aleyhisselâma inanılıyordu.
Sibelius’un teslîs inanışıyla ilgili teklifi pekçok hıristiyan tarafından şiddetle reddedilmiş, kiliseler arasında kanlı kavgalar baş göstermiş ve çok kan dökülmüştür. 200 senesinde yalnız baba ve oğul fikri öne sürülmüştü. Bunlara Rûh-ül-kudüs ilâvesi ise ondan 181 sene sonra yâni; 381 yılında Bizans İmparatoru Theodasius zamânında İstanbul’da kurulan bir konsül
(rûhânî meclis) de kararlaştırılmıştır. Bu karâra karşı gelen pekçok papa vardı.Bunlardan Papa
Honorius hiçbir zaman teslisi kabûl etmemiştir. Honorius öldükten seneler sonra afaroz edilmişse de, teslîsi kabûl etmeyen yeni mezhebler kurmuşlardır. (Elhâc Abdullah bin Destân
Mustafa) Îsâ aleyhisselâmdan sonra yahûdîler ve hıristiyanlar hakîki İncîl’i yok ettiler. İncîl’e birçok yeni parçalar ilâve ederek, Allahü teâlânın emirlerini değiştirdiler. İbrânice nüshayı
Yunancaya çevirirken birçok yanlış bilgiler ilâve edildi. Putperest Yunanlıların tek Allah inancına karşı çıkmalarından ve İncîl’i, Eflâtun felsefesine uydurmak istemelerinden dolayı akl-ı selîmin (bozukluk bulunmayan aklın) kabûl etmeyeceği teslis inanışı ortaya çıktı.
Hıristiyanlar, Îsâ aleyhisselâm; “Ben ancak sizin gibi bir insanım” dediği hâlde onu Allah’ın oğlu olarak kabûl etmişler, buna bir de Rûh-ul-kudüs ekliyerek baba, oğul, rûh-ul-kuds adı altında teslis inancını ortaya koymuşlardır. (Harputlu İshâk Efendi)