Hıristiyanların kabûl ettiği teslis (üç tanrı) inancındaki üç asıl veya üç esas varlıktan her birine verilen ad. Üçüne birden üç uknum mânâsına ekânim-i selâse denir.
Tevhîd, yâni Allahü teâlânın birliği akîdesi (inancı) bütün semâvî dinlerde başka başka olmayıp, hepsi aynıdır. Îsâ aleyhisselâm göğe çıkarıldıktan iki yüz sene geçinceye kadar
Allahü teâlânın varlığı ile birliği akîdesinde aslâ bir ihtilâf ve çekişme olmamıştır. İlk yazılan üç İncîl’in (Matta, Markos, Luka) hiçbirinde teslîs yâni baba, oğul, rûh-ül-kuds üçlü inancına dâir tek bir harf dahi yoktu. Sonra ortaya çıkan Yuhanna İncili’nde Yunan felsefecilerinden
Eflâtun’un fikri olan üç uknumu ihtivâ eden ifâdeler görüldü. Îsâ aleyhisselâmın bildirdiği şekilde inananlarla Yuhanna İncîlindeki teslis inancını savunanlar arasında pekçok münâzara ve muhârebeler oldu. Mîlâdın 325. senesinde Roma İmparatoru Birinci Konstantin zamânında İznik’te toplanan ruhban (papazlar) cemiyeti, Îsâ aleyhisselâmın dîninin esâsı olan tevhîdi
(Allahü teâlânın birliği inancını) bırakıp, Eflâtun taraftârı olan Büyük Konstantin’in baskısı ile üç uknum fikrini, akîdesini (inancını) kabûl ettiler. (Harputlu İshâk Efendi)
Hıristiyanlığın başlangıcında üç uknum inanışı yoktu. Eflâtun’un ortaya koyduğu üç uknumu, üçlü tanrı inancı şeklinde mîlâddan 200 sene sonra Sibelius adlı bir papaz teklif etmiştir.Sibelius’un teklifi pekçok hıristiyan tarafından şiddetle reddedilerek kiliseler arasında kanlı kavgalar baş gösterdi ve çok kan döküldü. 200 senesinde yalnız baba, oğul uknumları öne sürülmüştü. Daha sonra bunlara rûh-ül-kuds uknumu ilâve edildi. (El-Hac Destan
Mustafa)