Eşlerin evlilik birliğini karşılıklı anlaşarak sona erdirmeleri de caizdir. Böyle bir boşanma teklifi genellikle kadından gelir. Çünkü İslam hukukunun klasik sisteminde, dini kayıt ve sınırlamalar hariç tutulur da sadece hukuki sonuç ölçü alınırsa, kocaya tek taraflı bir irade beyanıyla karısını boşama yönünde neredeyse mutlak nitelikte bir hak ve yetkisi tanınmıştır.

    Boşanmayı kadın arzu ederse bu emeline mahkemeden bir boşanma kararı elde ederek veya kocasıyla anlaşarak ve onu razı ederek ulaşabilir. Bunun için kadın genellikle birikmiş nafaka, mehir, iddet nafakası alacağı gibi bazı alacaklarından vazgeçer. Ancak eşler bunlardan farklı bir bedel veya menfaat üzerinde de anlaşabilirler. Eşinden boşanan annenin çocuklarına bir müddet ücretsiz süt vermesi, bakıp büyütmesi buna örnek gösterilebilir. Bu tamamen karı kocanın karşılıklı anlaşmalarına bağlıdır. Evlilik birliğini bu şekilde sona erdirmeye muhalea veya hul‘ denilir. Şu kadar var ki muhaleaya yol açan geçimsizlik kadından kaynaklanıyorsa kocanın vermiş olduğu mehirden fazlasını, eğer erkekten kaynaklanıyorsa vermiş olduğu mehiri alması dinen hoş karşılanmamıştır. Hatta Malikiler bu son durumda kocanın karısından herhangi bir mal almasını caiz görmezler, almışsa iade etmesi gerekir derler.



    Ancak muhaleanın geçerli olabilmesi için kadının sadece akıl ve baliğ olması yetmez; ayrıca reşid olması da gerekmektedir. Çünkü muhalea kadın bakımından lehte de aleyhte de olması söz konusu olan bir hukuki işlemdir; dolayısıyla muhalea talebinde bulunan kişinin mali işlemler bakımından da tam ehliyetli olması gerekir.

    Muhalea bain talak sayılır ve bununla bir bain talak hakkı kullanılmış kabul edilir.