Sözlükte “bir işe yönelmek, bir şeyi kastetmek” anlamına gelen teyemmüm dini literatürde, suyu temin etme veya kullanma imkanının bulunmadığı durumlarda hadesi yani büyük ve küçük hükmi kirliliği gidermek maksadıyla, temiz toprak veya yer kabuğundan sayılan bir maddeye sürülen ellerle yüzü ve iki kolu meshetmekten ibaret hükmi temizlik demektir. Abdest ve gusül normal durumlarda su ile yapılan ve maddi temizlenme özelliği de taşıyan hükmi bir temizlik iken teyemmüm istisnai hallerde başvurulan, abdest ve gusül yerine geçen (bedel) sembolik bir işlemdir. İslam’ın mükellefler için böyle bir imkanı getirmiş olması, hem namaz başta olmak üzere ibadetlerin ifasına büyük önem vermiş bulunmasının hem de kolaylığı ilke edinmiş olmasının sonucudur.
Kur’an’da teyemmüm imkanıyla ilgili olarak şöyle buyurulur: “Eğer hasta olur veya yolculukta bulunursanız, yahut biriniz ayak yolundan gelirse, yahut kadınlarla temasta bulunur da su bulamazsanız, temiz toprakla teyemmüm edin. Onunla yüzlerinize ve kollarınıza meshedin” (el-Maide 5/6). Hz. Peygamber de hicretin 5. yılında nazil olan bu hükmü tatbiki olarak göstermiş ve açıklamış; teyemmümün cevazı ve mahiyeti hakkında, ayrıntıyla ilgili görüş farklılıkları hariç tutulursa, fakihler arasında kayda değer bir ihtilaf olmamıştır.