Hac ibadetiyle yükümlü olmak için genel olarak bütün yükümlülükler de öngörülen Müslümanlık, akıl ve buluğ şartı yanında, ayrıca hac yapmaya bedeni ve mali imkanların yeterli olması da şarttır. Beden ve mali imkanın yeterli düzeyde bulunmasına literatürde, yapabilme, güç yetirebilme anlamında istitaat denilir.

    Ayrıca kişinin hac ile yükümlü sayılabilmesi ve hac yükümlülüğünün zimmetinde borç olarak sabit olabilmesi için belirtilen dört şarta ilave olarak, bu farizayı yerine getirecek vakte erişmiş olması da gerekir. Belirtilen tüm şartları taşıdığı halde, bu tarihten itibaren haccı ifaya elverişli zaman bulamadan yani hac mevsimine erişemeden ölen kişi hac ile yükümlü olmadan ölmüş kabul edilir.



    İstitaat, teknik ifadesiyle söylenecek olursa, haccın vücub şartıdır. Hac, sadece Kabe ve civarında belirli günlerde eda edilen bir ibadet olduğu için hac yükümlülüğü bedeni ve mali imkanların yeterli olması şartına bağlanmıştır. İslam dini, diğer mükellefiyetlerde olduğu gibi, hac ibadetinde de mükellefin durumunu dikkate almış ve ona güç ve imkanlarının üzerinde bir yük yüklememiştir.

    Hac yükümlülüğü için istitaatın şart olduğu konusunda mezhepler arasında görüş birliği olmakla beraber istitaatin ne anlama geldiği konusunda bir birlik yoktur. Mezhep imamları ve müntesipleri, ayette geçen istitaat kavramını farklı şekillerde anladıkları için aralarında, haccın yükümlülük ve eda şartlarının tesbitinde bazı farklılıklar doğmuş, bu bakımdan bir kısmının yükümlülük şartı olarak kabul ettiği bir şey diğerinde eda şartı olmuştur.

    İstitaat denilen yapabilme güç ve imkanı, hac yolculuğuna çıkacak kişinin gidip dönünceye kadar kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin geçimlerini sosyal seviyelerine uygun olarak sağlayacak mali güce ve hac için yeterli zamana ve mali güce sahip olması anlamına gelmektedir.

    in Hac ve Umre Tags: hac