Hukuki ve Ticari Hayat



    G) Ariyet

    Ariyet akdi, bir kimseye bedelsiz olarak belli bir süre kullanmak üzere bir malın verilmesini konu alan bir sözleşme türüdür. Türkçe’de bu akde iğreti sözleşmesi de denir. Akdin temel özelliği belli bir süreyle kayıtlı olması, bir malın tüketimini değil kullanımını (intifa) konu alması ve bedelsiz olmasıdır. Bu özellikleriyle hibe, kira ve satıştan ayrılır. Akdin iki tarafın da gönül rızası ve bu rızayı gösteren irade beyanı (icap ve kabul) ile kurulacağı açıktır. Gerek taraflar ve gerekse ariyet konusu malla ilgili olarak İslam hukuk doktrininde ileri sürülen şartlar, akdin sağlıklı işleyişini sağlama, insani bir yardım amacı taşıyan bu akdin neticede taraflar arası anlaşmazlık ve mağduriyet sebebi olmasını önlemektir.

    Kur’an’da ariyet akdiyle doğrudan ilgili bir ayet yoktur. Ancak Maun suresindeki, “Yazık onlara ki. maunu da engellerler” (el-Maun 107/1-7) ifadesinde yer alan “maun” insanlar arası yardımlaşmanın bir örneği olan zekat veya ariyetle açıklanır. Gerek Kur’an’da gerek Hz. Peygamber’in sözlerinde ve örnek davranışlarında insanlar arasında yardımlaşmayı, birbirinin sıkıntı ve ihtiyacını gidermeyi teşvik eden birçok genel ilke ve özel hüküm mevcuttur. Resulullah’ın ihtiyacı olduğunda diğer sahabilerden at, zırh gibi eşyaları ariyet olarak alıp bir süre kullanmıştır (Ebu Davud, “Büyu’”,88).

    Ariyet veren kimsenin bu sebeple herhangi bir bedel istememesi, bu işi insani ve dostça bir yardım amacıyla yapması gerekir. Her ne kadar dilediğinde malını geri isteme hakkı varsa da karşı tarafın ihtiyacını gidermesini ve yardımın amacına ulaşmasını beklemesi doğru olur. Ariyet alan kimse de aldığı bu malı ihtiyacı sona erdiğinde, süre sonunda veya mal sahibinin istemesi halinde geri vermesi, kullandığı süre içinde de malı usulüne, örf ve adete, mal sahibinin arzu ve talimatına uygun olarak kullanması gerekir. Ariyet alınan mal hukuken emanet hükmünde olduğundan, alan ve kullananın kasıt, ihmal veya kusuru bulunmadıkça malda meydana gelen zararı ödemesi gerekmez. Ancak ariyet alınan malın süresinde iade edilmemesi, izinsiz olarak üçüncü şahıslara kullandırılması veya makul ölçülerin dışında bir kullanımı sebebiyle meydana gelen zararları ödemesi gerekir. Hz. Peygamber’in, “El, aldığı şeyden onu geri verinceye kadar sorumludur” (Ebu Davud, “Büyu‘”, 88) şeklindeki sözü bu alanda da geçerlidir.