Bayram namazı, biri ramazan bayramında diğeri kurban bayramında olmak üzere yılda iki defa kılınan iki rek‘atlık bir namazdır. Bayram namazı Hanefi mezhebinde, cuma namazının vücub şartlarını taşıyan kimselere vaciptir. Şafii ve Malikiler’e göre müekked sünnet, Hanbeliler’e göre ise farz-ı kifayedir.

    Bayram namazının sıhhat şartları, Hanefiler’e göre, hutbe hariç, cuma namazının sıhhat şartları ile aynıdır. Sadece hutbenin hükmü bakımından aralarında fark vardır. Yani cuma namazında hutbe sıhhat şartı olduğu halde, bayram namazında sünnettir. Yine hutbe cuma namazında namazdan önce, bayram namazında ise namazdan sonra okunur.



    Şafiiler’e göre kadınlar da bayram namazı ile yükümlüdürler. Şu var ki bu namazın cemaatle kılınması şart olmayıp, münferiden de kılınabilir, fakat camide cemaatle kılınması daha faziletlidir.

    Bayram namazının diğer namazlardan kılınış bakımından farkı, bunun her rek‘atında üçer fazla tekbir olmasıdır. Bu fazla tekbirlere “zait tekbirler” denir. Bu ilave tekbirler vacip olup birinci rek‘atta kıraatten önce, ikinci rek‘atta kıraatten sonra alınır. Tekbirle birlikte eller kaldırılır ve yanlara bırakılır (ref‘ ve irsal). İlk rek‘atta iftitah tekbirinden sonra eller bağlanır (itimad) ve “Sübhaneke” okunur. Bundan sonra imamla birlikte zait tekbirlere geçilir. İmamın tekbiri diğer tekbirlerde olduğu gibi sesli, cemaatin tekbirleri ise alçak sesle olur. Allahüekber denilerek eller kaldırılır ve yanlara salınır, üç kere “sübhanellah” diyecek kadar beklendikten sonra yeniden tekbir alınır; aynı şekilde eller kaldırılır, yanlara bırakılır ve biraz beklendikten sonra bu rek‘attaki zait tekbirlerin sonuncusu olan üçüncü tekbir alınır ve bu defa eller bağlanır. Cemaat susar, imam gizlice euzü ve besmele çektikten sonra açıktan okumaya başlar. Fatiha’dan sonra bir sure daha okur, rüku ve secdeden sonra ikinci rek‘ate kalkılır. İkinci rek‘atta imam, Fatiha ve arkasından bir sure okuduktan sonra üç defa tekbir alınır ve eller yanlara salıverilir. Dördüncü tekbir rükua geçiş tekbiri olup bu tekbirle rükuya gidilir ve namaz tamamlanır.

    Diğer mezheplerde tekbir sayısı ile ilgili farklı uygulamalar da vardır.

    Namazdan sonra imam minbere çıkar ve hiç oturmaksızın hutbe okur. Cuma hutbesindeki hamdü senaya bedel olarak bu hutbede, Allahü ekber, Allahü ekber; la ilahe illellahü vallahü ekber. Allahü ekber ve lillahi’l-hamd der, cemaat bu tekbirlerde imama eşlik eder. İmam, cuma hutbesinde olduğu gibi, hutbeyi iki hutbe yapıp arasını kısa bir oturuşla ayırır.

    Bayram namazına giderken yolda tekbir getirilir. Bu tekbirler ramazan bayramında sessiz, kurban bayramında ise açıktan yapılır. Camiye varıldıktan sonra her ikisinde de namaz vaktine kadar hep birlikte tekbir alınır. Camide vaaz ediliyorsa oturup sessizce dinlenir.

    Bayram namazının vakti, güneşin doğuşu sırasındaki kerahet vaktinin çıkmasından sonradır. Bir mazeret sebebiyle bir beldede bayram namazı birinci gün kılınamamışsa, ramazan bayramı 2. gün, kurban bayramı ise 2. gün yine kılınamazsa 3. gün kılınabilir. Ancak bayram namazı özürsüz olarak terkedilmişse artık kılınmaz, kurban bayramı ise kerahetle birlikte 2. veya 3. gün kılınabilir.

    Bayram namazının ilk rek‘atına zait tekbirlerin alınmasından sonra yetişip imama uyan kimse, iftitah tekbirini aldıktan sonra Sübhaneke okumaz, hemen zait tekbirleri alır. Eğer imam rükuda iken yetişmiş ise bu takdirde, ayakta tekbir alıp imama iktida eder ve hemen rükua gider ve rüku tesbihlerinin yerine zait tekbirleri ellerini kaldırmaksızın orada yapar. Yetiştiremezse zait tekbirler ondan düşmüş olur. İmama ikinci rek‘atta yetişmiş olan kimse ise imam selam verdikten sonra, kılamadığı birinci rek‘atı kaza etmek için kalktığında zait tekbirleri kıraatten sonraya bırakır.

    Teşrik Tekbirleri

    Peygamberimizin, kurban bayramının arefe günü sabah namazından başlayarak bayramın 4. günü ikindi namazına kadar, ikindi namazı da dahil olmak üzere farzlardan sonra teşrik tekbirleri getirdiğine dair rivayetler bulunmaktadır. Ebu Yusuf ve Muhammed’e göre arefe günü sabahından bayramın 4. günü ikindi namazına kadar 23 vakit, her farzın selamından sonra teşrik tekbiri getirmek, kadın erkek ve seferi mukim ayırımı olmaksızın her mükellefe vaciptir. Hanefi mezhebinde fetvaya esas olan görüş budur. Teşrik günlerinde kazaya kalan namaz, yine o günlerde kaza edilirse teşrik tekbirlerini de kaza etmek gerekir. Bunun dışında teşrik tekbirleri kaza edilmez.

    Ebu Hanife’ye göre ise bu tekbirler, kurban bayramının arefe gününden 1. gün ikindi namazına kadar sekiz vakit, cemaatle kılınan farz namazlardan sonra vaciptir. Dolayısıyla bu vaciplik cemaate katılması gerekmeyen seferi ve mukim kişiler için söz konusu değildir.

    Teşrik tekbirleri, Şafii ve Hanbeli mezhebine göre sünnet, Maliki mezhebine göre ise menduptur.