Bir müslümanın namaz esnasında, yukarıda ayrı ayrı sayılan namazın farz, vacip, sünnet ve adabını en iyi şekilde yerine getirmeye gayret etmesi ve bu ibadetin mana ve gayesine aykırı her türlü davranıştan da kaçınması gerekir. Namaza aykırı davranışlar, bu aykırılığın derecesine göre namazın mekruhları ve namazı bozan şeyler şeklinde ikili bir ayırım içinde ele alınır.
A) NAMAZIN MEKRUHLARI
Namazda yapılması hoş karşılanmayan davranışlara “namazın mekruhları” denir. Genel olarak namaz için öngörülmüş bulunan biçimsel yapıya aykırı olan davranışlar ile namazın gerektirdiği saygı, tazim, tevazu, boyun bükme ve sükunet haline de aykırı olan ve namazda kalbi meşgul edecek ve insanı ibadetin gerektirdiği kalp huzurundan ve huşudan alıkoyacak davranışlar mekruh sayılmıştır. Namaz esnasında elbiseyle veya vücudun bir yeriyle oynamak gibi namazla ilgisi olmayan ve onunla bağdaşmayan bir hareketin yapılması mekruhtur. Çünkü bu şekildeki davranışlar namazın biçimsel yapısına aykırıdır ve aynı zamanda namazın gerektirdiği saygı ve tazim vaziyetiyle de bağdaşmamaktadır.
Bunun yanında namazın vaciplerinden ve sünnetlerinden birini terketmek de mekruh sayılmaktadır.
Namazın vaciplerinden birini, mesela Fatiha suresini okumayı kasten yani bilerek ve isteyerek terketmek tahrimen mekruhtur. Bir vacibin terkedilmesi sebebiyle tahrimen mekruh olan bu namaz esas itibariyle sahih yani geçerli olup kişiden namaz borcunu düşürür ise de iade edilmesi yani yeniden kılınması vaciptir.
Namazın sünnetlerinden birini, mesela Sübhaneke okumayı, rüku veya secdelerdeki tesbihleri kasten terketmek mekruhtur. Namazın sünnetlerinden birini terketmek, genel olarak tenzihen mekruh olmakla birlikte, tenzihen mekruh sayılan şeylerin bir kısmı tahrimen mekruha yakındır. Mesela müekked bir sünneti terketmek, bir vacibi terketmek derecesine yakın bir mekruhluğu (kerahet) ifade eder. Müstehap (mendup) olan bir şeyi terketmek ise mekruh olmayıp daha iyi ve faziletli olanı terketmek (terk-i evla) sayılır.
Namazda mekruh sayılan şeyler şunlardır:
1. Bir zararın giderilmesi veya namazın tamamlanması amacı olmaksızın namaz dışı bir davranışta bulunmak. Mesela alnın secde mahalline yerleşmesini engelleyen sarık vb. şeyleri çekmek namazın tamamlanması amacı taşıdığından ve akrep gibi zararlı hayvanları öldürmek de bir zararın giderilmesi amacı taşıdığından mekruh sayılmamıştır. Buna karşılık parmak çıtlatmak, giysisinin kolunu kıvırmak, bunu gerektiren bir özür olmadığı halde -peş peşe olmamak üzerebirkaç adım yürümek, sinek vb. haşeratla meşgul olmak gibi davranışlar mekruhtur. Namaz dışı davranış amel-i kesir (bk. Namazı Bozan Şeyler) boyutuna varırsa namaz bozulur.
2. Namaza ilişkin fiilleri özürsüz yere, namazın sünnet ve adabına uymaksızın yerine getirmek. Mesela bir özrü olmaksızın duvar, direk, baston vb. bir şeye hafifçe yaslanmak; daha dizleri yere koymadan elleri yere koymak, secdeden kalkarken dizleri ellerden önce kaldırmak; oturuşlar esnasında bağdaş kurmak veya dizleri dikmek; kıyam esnasında elleri yana bırakmak; erkekler için secde esnasında kolları tamamıyla yere yapıştırmak böyledir.
3. Kıyam, rüku ve secde aralarındaki tekbir ve zikirleri kendi yerlerinden sonraya bırakmak. Mesela kıyamdan rükua vardıktan sonra “Allahüekber” demek, rükudan doğrulduktan sonra “Semiallahu limen hamideh” demek
mekruhtur. Rüku tekbiri alınmaya ayakta iken başlanmalı, rükua varırken bitirilmelidir. Söz ile fiil eş zamanlı olmalıdır.
4. Namazda esnemek, gerinmek ve boğazı açıyormuş gibi yapmak. Mümkün olduğunca esnemeyi önlemeye çalışmalı, esnemek durumunda kalınca sağ el ile ağzı kapatmalıdır. Nezle vb. sebepten burnu akan kişi, burnunu mendille siler. Grip olan kişi de öksürecek olduğunda ağzını eliyle veya mendiliyle kapatmalıdır. Bu durumda olan kişilerin mescide gelmeleri de mekruhtur.
5. Namazda iken verilen selamı el veya baş işaretiyle almak. Tahrimen mekruh olan bu fiille kimilerine göre namaz bozulur.
6. Namazda huşu halini artırmak veya uygunsuz bir şeyi görmekten sakınma gibi bir amaç olmadıkça gözleri yummak, gözleri sağa sola veya aşağı yukarı çevirmek, başı hafifçe bir tarafa çevirip bakmak.
7. Abdesti sıkışık olduğu halde namaz kılmak. Hz. Peygamber sıkışık durumda olan veya yemek hazırken namaza duran kişinin namazının faziletinin tam olmayacağını belirtmiştir (Müslim, “Mesacid”, 67).
8. Elbise, vücut veya namaz mahallinde namazın geçerliliğine engel olmayacak miktarda necaset bulunduğu halde namaz kılmak. Dinen necis sayılmamakla birlikte kirli elbise ile namaz kılmak da mekruhtur.
9. Temiz olmayan şeylere karşı ve bunların yakınında, kişinin kendini ibadete vermesini engelleyecek ve zihni meşgul edecek yerlerde namaz kılmak. Ateşe ve puta tapma inancını çağrıştırması düşüncesinden hareketle ateşe, insan veya hayvan tasviri bulunan resim ve heykele karşı namaz kılınması mekruh sayılmıştır. Aynı şekilde bir insanın yüzüne karşı namaz kılmak da mekruhtur.
10. Başkasına ait bir yerde veya başkasına ait bir elbise içinde, sahibinin izni ve razılığı olmaksızın namaz kılmak.
11. Dişlerin arasında kalmış yutulması namazı bozmayacak miktardaki yiyecek kırıntısını yutmak. Yutulan şey nohut tanesi büyüklüğünde olursa namazı bozar.
12. Cemaatle namaz kılınırken, imamdan önce rüku ve secdeye gitmek veya ondan önce rüku veya secdeden doğrulmak. Bu davranışın muktedinin namazını bozacağı, imamdan önce rüku ve secdeden başını kaldırmış kişinin rüku ve secdeye geri dönüp imamla birlikte hareket etmesi, aksi halde o rek‘atın eksik kalacağı ve sonradan tamamlanması gerektiği, bu da yapılmazsa namazının bozulmuş olacağı görüşleri de mevcuttur.
13. Namazda kıraate ilişkin mekruhlar daha ziyade kıraatin sünnetlerinden birinin terki sebebiyle olur:
İkinci rek‘atta birinci rek‘attan daha uzun okumak böyledir.
Bir rek‘atta bir surenin iki kere okunması veya farz namazlarda ilk iki rek‘atta Fatiha’dan sonra aynı surenin okunması mekruhtur; nafile namazlarda mekruh değildir.
Fatiha’dan sonra sürekli olarak belirli bir surenin okunması, başka surenin okunmaması mekruhtur.
Fatiha’dan sonra okunacak surelerde Kur’an’daki sıraya uymamak, mesela birinci rek‘atta Kevser suresini okuduktan sonra ikinci rek‘atta Fil suresini okumak mekruhtur.
B) NAMAZI BOZAN ŞEYLER
Namazın rükünlerinden veya şartlarından herhangi birinin eksikliği durumunda namaz bozulur. Namazın bozulmuş olacağı fasid veya batıl tabirleriyle ifade edilir. Rükün ve şartların eksikliği dışında ayrıca kaçınılması, yapılmaması gereken bazı durum ve davranışlar vardır ki, bunların hepsine birden “müfsidat-ı salat” (namazı bozan şeyler) denir.
Namazı bozan şeyler şu şekilde gruplandırılabilir:
1. Namazda konuşmak.
Namazda gerek bilerek gerekse yanılarak veya yanlışlıkla konuşmak namazı bozar.
Konuşmak, birine seslenmek, hitap etmek şeklinde olabileceği gibi birine selam vermek, merhaba demek, verilen selama sözlü olarak karşılık vermek veya aksırana “yerhamükellah” veya “çok yaşa” demek şeklinde de olur. Bu gibi durumlarda namaz bozulur. Bunların bilerek, isteyerek yapılması ile yanılarak veya yanlışlıkla olması arasında fark yoktur. Namaz kılarken, namazda olduğunu unutarak, dalgınlıkla birinin selamını diliyle, mesela “aleykümü’s-selam” diyerek almak namazı bozar. Hz. Peygamber’in ismi anıldığında salavat getiren kimsenin de namazı bozulur. Aynı şekilde cevap kastıyla Kur’an’dan bir ayeti okumak da insanlarla konuşma kapsamına gireceği için namazı bozar. Mesela iyi bir haber duyduğunda “elhamdülillah”, kötü bir haber duyduğunda “İnna lillahi ve inna ileyhi raciun”, hayret verici bir şey duyduğunda “sübhanellah” ve girmek için izin isteyene girmemesini anlatmak üzere “Tilke hududullahi fela takrebuha” (Bunlar Allah’ın sınırlarıdır; sakın girmeyin) ayetini okuyarak mukabele etmek namazı bozar.
Namazda dua mahalli olan son oturuşta insanların gündelik ve sıradan konuşmalarına benzer tarzda dua etmenin de namazı bozacağı söylenmiştir. Buna göre mesela “Ey Allahım, bana baklava, börek yedir; falan hanımla evlendir…” şeklinde dua etmek namazı bozar. Fakat insanların gündelik konuşmalarını andırmayacak şekilde yapılan dualar namazı bozmaz (Aşağıda bu konuyu “Namazda Türkçe Olarak Dua Edilebilir mi?” başlığı altında açıklayacağız).
2. Amel-i kesirde bulunmak.
Amel-i kesir, çok veya aşırı bir davranışta bulunmak demektir. Amel-i kesir için net bir sınır çizme imkanı olmamakla birlikte dışarıdan gözlemleyen kişide, namazda olunmadığı izlenimini verecek davranışta bulunmak şeklinde bir ölçü getirilmiştir. Bu bakımdan, namazdayken namaza aykırı, namazdaki eylemlere benzemeyen ve namazla bağdaşmayan bir davranış, namazda olunmadığı izlenimini veriyorsa amel-i kesir çerçevesine girer. Bununla birlikte Hz. Peygamber namazda iken torunlarının sırtına bindikleri, kucağına geldikleri şeklindeki rivayetlere nazaran, benzer durumlarla karşılaşıldığında, çocukları rencide etmeden, sarsmadan usulca yere koymak veya kenara çekmekle namaz bozulmaz.
Biriyle musafaha yapmak, el sıkışmak da amel-i kesir kapsamına girer.
3. Yönü kıbleden çevrilmek.
4. Bir şey yiyip içmek.
Namaza durduktan sonra ağza alınıp yenen şey susam tanesi kadar da olsa namazı bozar. Fakat namaz öncesinde yediği bir şeyden dolayı dişleri arasında kalan bir şeyi yutmak namazı bozmazsa da büyük küçük bir şeyi çiğnemek, ağzında gevelemek namaza aykırı olduğu için namazı bozar. Bu bakımdan sakız çiğnemek veya namaz öncesi ağzına bir şeker alıp şeker eridikçe yutmak namazı bozar.
5. Özürsüz olarak boğaz hırıldatmak (tenahnuh etmek), öksürmeye çalışmak. Ancak herhangi bir zorlama olmaksızın doğal olarak öksürmek veya
sesindeki hırıltıyı giderip sesi güzelleştirmek, namazda olduğunu anlatmak ve yanlış okuyan imamı uyarmak için öksürmek namazı bozmaz.
6. Üf, tüh diyerek bir şeyi üflemek veya bezginlik göstermek ve uf, puf gibi şeyler söylemek veya ah, oh demek.
7. İnlemek. Ah çekmek, inlemek normal durumda namazı bozmakla birlikte, huşu ve ibadet aşkından olursa namazı bozmaz.
8. Gülmek.
Kendisinin duyacağı kadar bir gülme sadece namazı bozar, yakında bulunanların işitebileceği kadar olursa abdest de bozulur. Bu şekilde gülme, buluğa ermemiş çocukların sadece namazını bozar, abdestini bozmaz. Öteki mezheplere göre namazda kahkaha ile gülmek dahi abdesti bozmaz.
9. Namazda iken göze ilişen bir yazıya bakmakla namaz bozulmaz. Fakat karşısındaki Mushaf’tan ezberinde olmayan bir ayeti okumak durumunda, Ebu Hanife’ye göre namaz bozulur. Ebu Yusuf ve Muhammed’e göre ise bu durumda namaz bozulmaz, fakat Ehl-i kitaba benzeyiş söz konusu olduğu için böyle yapmak mekruhtur. Hanbeliler’e göre ezbere bilen için mekruh olmakla birlikte, Mushaf’tan okuyarak namaz kılmak caizdir.
10. Birinci oturuşu, son oturuş zannederek selam vermek namazı ifsat etmeyip sadece sehiv secdesi yapmayı gerektirir ise de, kıldığı öğle namazını cuma namazı veya yatsı namazını teravih zannederek (veya kendisini seferi zannederek) selam vermek, namazı kesmek kastı taşıdığı için namazı bozar.
11. Farkında olmayarak veya unutarak yapılmış olsa bile avret yeri açık iken veya üzerinde namaza mani miktarda bir necaset bulunuyorken bir rükün eda etmek veya bu durumda iken bir rüknün eda edileceği bir sürenin (üç defa “sübhanellah” diyecek kadar süre) geçmiş olması durumunda namaz bozulmuş sayılır.
12. Kendi irade ve ihtiyarı dışında gerçekleşen şu durumlarda da namaz bozulur:
Sabah namazını kılarken güneşin doğması; bayram namazını kılarken zeval vaktinin olması; cuma namazını kılarken ikindi vaktinin girmesi durumunda namaz bozulur. Fakat öğle namazını kılarken ikindi vaktinin girmesiyle öğle namazı bozulmaz.
Tertip sahibi olan yani o zamana kadar namazı kazaya kalmamış bir kimsenin, daha önce kılamadığı bir namazı (faite) namaz esnasında hatırlaması.
Teyemmüm ile namaz kılmakta iken kullanılması mümkün suyu görmesi. Özür sahibi olan/mazereti bulunan kişinin özrünün ortadan kalkması.
Mest üzerine meshetmiş olarak namaz kılarken, mesih süresinin dolması durumunda namaz bozulur. Bu süre mukim için bir gün bir gece, yolcu için üç gün üç gecedir. Yine, mesih yaptığı mesti ayağından çıkarması durumunda namaz bozulur. Çünkü üzerine meshettiği mest ayağından çıktığı için abdestsiz konumuna düşmektedir.
Namaz kılanın önünden geçilmekle namazı fasid olmaz; geçenin erkek veya kadın olması arasında fark yoktur. Bu işi bilerek, farkında olarak yapan kişi mükellef ise günahkar olur. Mekruh olan geçiş, açık alan ve büyük camiye göre namaz kılanın secde mahallinden; küçük mescidde ise karşısından geçmektir. Önünden geçilme ihtimali bulunan yerde namaz kılan kişilerin sütre edinmesi, yani bir sütunu veya baston, şapka ve şemsiye gibi şeyleri siper edinmesi müstehaptır. Cemaatle namaz durumunda imamın sütresi, ona uyanlar için de sütre sayılır. Kabe’yi tavaf etmek, namaz benzeri bir ibadet sayıldığı için, orada namaz kılarken tavaf edenlere karşı sütre edinmeye gerek yoktur.
13. Namaz kılarken herhangi bir sebeple abdest bozulursa namaz da bozulmuş olur. Namaz kılarken bilerek abdest bozucu bir fiil işleyen kişinin namazı bozulur. Ancak bu iş, namazın sonunda yapılmış ise, kişi kendi fiili ile namazdan çıkmış sayılacağı için Hanefiler’e göre namaz bozulmaz. Burun kanaması gibi bir özür durumunda Hanefiler’e göre, bu durumun üzerinden bir rükün eda edecek kadar süre geçmedikçe namaz bozulmaz. Kişi dilerse, en kısa yoldan yeniden abdest alıp gelerek namazına kaldığı yerden devam eder, isterse namazını yeni baştan kılar.
(İmama uymuş [muktedi] kişinin namazının hangi durumda bozulacağı konusunda “Cemaatle Namaz” bahsine ve okuyuş hatalarının namaza etkisi konusunda “Kıraat” bahsine bakınız.)