Miktarı
Fıtır sadakası ile ilgili hadislerde Hz. Peygamber zamanında bu mali mükellefiyetin hurma, arpa, kuru üzüm gibi o dönemin yaygın gıda maddelerinden 1 sa‘ (ölçek) olarak ödendiği belirtilmekle beraber, yine bu devirde buğdaydan da 1/2 sa‘ olmak üzere fitre verildiğini gösteren hadisler vardır.
Abdullah b. Sa‘lebe’den rivayet edilen bir hadiste Hz. Peygamber’in buğdaydan 1/2 sa‘ fıtır sadakası vermeyi emrettiği ifade olunmuştur (bk. Ebu Davud, “Zekat”, 20).
Ayrıca Abdullah b. Abbas, Basra Camii minberinde ramazanın son günü okuduğu bir hutbede Basralılar’a Hz. Peygamber’in fıtır sadakası uygulamasını öğretirken, Rasulullah’ın hurmadan 1 sa‘, buğdaydan 1/2 sa‘ takdir etmiş olduğunu bildirmiştir (bk. Ebu Davud, “Zekat”, 20).
Buğdaydan verilecek fitre miktarının, fitre verilecek maddelere ve miktarlarına ilişkin hadislerde belirtilmesinin yanı sıra, bu miktarın Muaviye zamanında tesbit edilmiş olduğunu bildiren rivayetler de vardır. Bu hususta Ebu Said el-Hudri’den gelen bir rivayet şöyledir:
“Biz fıtır sadakasını Hz. Peygamber zamanında taamdan 1 sa‘, hurmadan 1 sa‘, arpadan 1 sa‘ ve kuru üzümden 1 sa‘ olarak verirdik. Muaviye zamanına kadar bu böyle devam etti. Muaviye halifeliği zamanında hacca geldi, minbere çıkarak bir konuşma yaptı ve şöyle dedi: ‘Ben iki müd (1/2 sa‘) Şam buğdayının, 1 sa‘ hurmaya eşit olduğunu görüyorum’. Bundan sonra insanlar onun görüşünü kabul ederek, buğdaydan fıtır sadakasını 1/2 sa‘ olarak vermeye başladılar” (bk. Buhari, “Zekat”, 76).
Bu hadis ve haberleri değerlendiren fakihler fıtır sadakasının cins ve miktarlarını aşağıdaki şekilde tesbit etmişlerdir:
Hanefiler’e göre fıtır sadakası buğday, arpa, hurma ve kuru üzüm olmak üzere dört nevi gıda maddesinden verilir. Bunlar içinde buğdaydan (buna buğday unu ve kavut da dahildir) 1/2 sa‘, diğerlerinden 1 sa‘ fitre verilir.
Şafiiler’e göre fitre her çeşit hububattan, hurma ve kuru üzümden 1 sa‘ olarak verilir. Ancak fitre ülkede veya mükellefin bulunduğu bölgede en çok tüketilen gıda maddelerinden biri olarak ödenmelidir.
Malikiler’e göre fitre buğday, arpa, darı, hurma, kuru üzüm, keş gibi gıda maddelerinden olmak şartıyla, bunların ülkede en çok tüketileninden 1 sa‘ olarak verilir.
Hanbeliler’e göre ise fitre, naslarda zikredilen buğday, arpa, hurma, kuru üzüm ve keşten 1 sa‘ olarak verilir. Bu maddeler bulunmaz ise diğer hububat ve meyve türlerinden verilebilir.
Görüldüğü gibi fitre fakihlerin çoğunluğuna göre, buğday dahil yukarıda sayılan bütün gıda maddelerinden 1 sa‘ olarak verilmektedir. Hanefiler’e göre diğerlerinde aynı olsa da buğdaydan 1/2 sa‘ verilmektedir.
Sa‘, bir hacim ölçüsü birimi olup 2.75 litredir.
Klasik fıkıh kaynaklarındaki bilgi ve ölçüler böyledir. Ancak, Hz. Peygamber dönemindeki uygulamalar dikkatlice izlendiğinde ve fıtır sadakasının mahiyeti ve gayesi de göz önünde bulundurulduğunda, günümüzde fitrenin bu gıda maddelerinden biriyle ve bu ölçülere göre ödenmesinin yeterli, hatta doğru olmayacağı söylenebilir. Çünkü rivayetler, o dönemde bu gıda maddelerinin toplumun temel tüketim maddeleri olduğunu ve miktarlar arasında da denkliğin bulunduğunu göstermektedir. Öte yandan fitre ile, bir fakirin içinde yaşadığı toplumun hayat standardına göre bir günlük yiyeceğinin karşılanması ve onun da müslüman toplumun üyesi olmanın hazzına ve bayram sevincine iştirak ettirilmesi hedeflenmiş olmalıdır. Bu ve benzeri mülahazalardan hareketle günümüz İslam bilginleri, fıtır sadakasının tesbiti konusunda iki ölçüden birinin esas alınması gerektiği görüşündedir:
1. Hadislerde geçen gıda maddelerinin 1’er sa‘ının para cinsinden ortalamasının alınması. Bu uygulama ile, ramazan ayında kuru üzüm, hurma, buğday ve arpa gibi maddelerin çeşitli kalitelerine göre belirlenmiş birbirinden çok farklı birçok rakamın ortaya çıkması ve müslümanların bu durum karşısında tereddüde düşmesi önlenmiş olacaktır.
2. Fitre miktarı olarak, bir şahsın bir günlük normal yiyeceğini sağlayacak miktarın ölçü alınması. Bu miktarın hadislerde zikredilen gıda maddelerinden en ucuzunun bedelinden daha düşük olmaması da gerekir. Bu usul benimsendiğinde fitre verilecek fakirin hayat şartlarına göre bir günlük gıda ihtiyacı değil fitre veren kimsenin kendi günlük gıda tüketim ortalamasının ölçü alınması, fitrenin mana ve gayesine daha uygundur. Kur’an’da yemin kefaretiyle ilgili olarak “Ailenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisinden on fakire yedirmek” (el-Maide 5/89) ifadesi böyle bir ölçünün alınmasını haklı ve gerekli kılmaktadır. İmam Şafii’nin ictihadı da, herkesin ortalama olarak tükettiği yiyecek maddelerinden fitre vermesi gerektiği şeklindedir (Şafii, elÜmm, II, 59).
b) Ödeme Şekli
Fitre bir ibadet olduğundan, bu vecibenin geçerli olarak yerine getirilmiş olması için niyet şarttır. Fitre ayrılırken niyet edilebileceği gibi, onu verirken de niyet edilebilir. Niyet, bu ödemeyi Allah rızası için fitre olarak yaptığını gönülden geçirmek veya dil ile söylemekten ibarettir. Bunu fakire verirken “bu fitredir” demeye gerek yoktur.
Fakihlerin çoğunluğuna göre fitre kıymet (para) olarak ödenemez. Hangi gıda maddesinden ödenecekse, -ki bu, o bölgenin en çok tüketilen maddesi olacaktıro maddeden verilmelidir. Hanefiler’e göre fitre para olarak da verilebilir. Hatta bu usul, fakire acil ihtiyacını giderme imkanı vereceğinden daha uygun bulunmuştur.
Tekrar ifade edelim ki, hadislerde fitre ölçüsü olarak tesbit edilen ve ileri dönemlerde de ölçü alınmaya devam edilen bu miktarlar asgari sınırlardır. Bu gıda maddeleri ve miktarlar, İslam’ın ilk tebliğ edildiği çevrenin maddi şartları ve beslenme imkanlarına göre belirlenmiştir. Bu konudaki Hz. Peygamber’in emir ve tavsiyeleri, fakirlerin böyle günde el avuç açmaktan kurtarılması, onların da doyurulup bayram sevincine iştirak ettirilmesi yönündedir. Fitre ödenirken bu gaye ve ölçülerin göz önünde bulundurulması, bu dini mükellefiyetin hikmetlerine daha uygun düşmektedir. O halde kişi ekonomik durumuna ve içinde yaşadığı ortama göre fakirin en az bir günlük yiyecek-içecek ihtiyacını karşılayacak bir parayı fitre olarak tesbit edip vermelidir. Şöyle ki, ailenin bir aylık mutfak masrafı otuz güne, sonra aile fertlerinin sayısına bölünür. Çıkan rakam kişinin kendi ekonomik seviyesine göre ortalama bir günlük gıda masrafını gösterir.
Fitre ödemesinin “temlik” suretinde yapılması gerekir. Mesela fitre mükellefinin, bir fakirden alacağına mahsup ederek ona fitre ödemesi geçerli olmaz.
c) Fitre Verilebilecek Kimseler
Fıtır sadakasının sarf yerleri ile zekatın sarf yerlerinin aynı olduğu hususunda fakihler görüş birliği içindedirler. Buna göre, zekat verilemeyen kimselere fitre de verilemez. Şu kadar var ki, gayri müslimlere zekat verilemeyeceği noktasında bilginler ittifak etmiş olmakla birlikte, Ebu Hanife’ye göre İslam ülkesi vatandaşı olan Ehl-i kitaba (zimmi) fitre verilebilir. Ebu Yusuf’a ve fakihlerin çoğunluğuna göre ise zimmiye fitre verilemez. Hanefi mezhebinde Ebu Yusuf’un görüşü fetvada esas alınmıştır.
Kendilerine fitre verilemeyecek kişiler şunlardır: Dinen zengin sayılanlar, fitre yükümlüsünün zevcesi, usulü (ana-babası, dede ve nineleri), füruu (çocukları ve torunları), bakmakla yükümlü olduğu yakınları. Zenginlik hakkında değişik ölçüler belirtilmiştir; Hanefiler’e göre, artıcı nitelikte olsun olmasın nisab miktarı malı olan kişiye fitre verilemez.
Fitre verilirken, mükellefin bulunduğu yerdeki fakirlere, uzakta otursalar da fakir akrabalara, iyi ahlak sahibi ve geliri giderini karşılayamayanlara öncelik verilmelidir.
Bir kimse fitresini bir fakire verebileceği gibi, birkaç fakire de dağıtabilir. Ayrıca birçok kişi de fitrelerini bir fakire verebilirler.