Haksız fiil denince, hukuka aykırı olarak bir kimsenin şahsına veya mal varlığına zarar veren fiil kastedilir. Şahsa yani bir kimsenin canına ve vücut bütünlüğüne yönelik olanlar, daha önce ifade edildiği gibi, hem büyük günahlardan sayılmış hem de ağır suçlar arasında görülerek bazı maddi müeyyidelerle cezalandırılmıştır.
Mala yönelik haksız fiillerin başında, bir kimsenin malını gizlice almak demek olan hırsızlık, zorla almak demek olan gasp ve eşkıyalık gelir. “Başkasının malını hukuka aykırı biçimde tahrip etmek” demek olan itlaf da bir diğer haksız fiil örneğidir. Başka konular üzerinde yeterince durulduğu için burada sadece itlaftan ana hatlarıyla söz edilecektir.
Başkasının malına haksızlıkla zarar vermek dinen günah, ahlaken ayıp, hukuken de suçtur. Kamu güvenliğini ve düzenini bozduğu için dünyada, dinin bir emrinin ve kul hakkının ihlali olduğundan ahirette ağır bir sorumluluğu gerektirir. Başkasının malına dolaylı zarar verme, mesela küçük çocukların ve hayvanların zarar vermesi, hatta kuyu, inşaat vb. sebebiyle meydana gelen zararlar da itlaf kapsamındadır. Zarara uğayan masum olduğu sürece, zarara doğrudan veya dolaylı şekilde zarar veren bu zararı ödemekle yükümlüdür. Mesela küçük çocuğun velisi, hayvanın sahibi, kuyunun sahibi, belli durumlarda işçinin işvereni bunların sebep olduğu zararı öderler. Esnaf ve sanatkarlar da, müşterinin malını koruyup gözetmekle mükellef olup, doğrudan kusurları olsun veya olmasın, müşterinin malına ulaşan zararı tazmin etmekle yükümlüdürler.
Malın tazmininde misli mallar, yani ölçü ve tartıya tabi mallar misliyle, değilse kıymetiyle ödenir.
Haksız fiil ve sonuçları konusunda İslam hukukçularının ana hatlarıyla ifade edilen bu görüşleri, toplumsal huzur, güven ve barış ortamının kurulabilmesi ve korunması, kul hakkı ihlallerinin önlenmesi açısından uyulması gerekli tesbit ve önerilerdir.